
BUZUN SABRI ATEŞTİR EY AHALİ!
Dünya dönüyor. MarcAryan söylüyor. Asuman camdan bakıyor. Dünya dönüyor. Asuman da dönüyor. Asuman bir sabah eski rock yıldızlarının trajik ve ikonik sonunu yaşatmak adına, eh yani yirmiyedilik bir son getirmek niyetinde bir otel odası kiralamıştı. Ve derken boşandığı kocasının hapisten çıktığı haberini aldı.
Camına bir nefes bıraktı.
Bu onun kendince şairane bi zırvalığı fısıldadığı;
Yeryüzünde bıraktığı küçücük ve bir nefeslik, bir cigaralık, bir ömürlük iziydi.
Hani dünya da dönüyordu ya hala ısrarla;
Asuman söylüyor;
Bazı evlerin dünyası dönmüyor.
Asuman nemli saçlarını iki eliyle kavradı ve akan suların teninden geçip onu ürpertmesine izin verdi. Kendini yatağa bıraktı. Sinir harbinin getirdiği kafa uyuşukluğu onu sersemletmişti. Gözlerinden yaşlar süzülürken elleri de bacak arasına süzüldü. Parmakları şimdi bir senfoniyi başlatıyordu. Asuman, ağladı. Böyleydi. Birçok duyguyu aynı anda yaşıyordu. Aşkla nefreti, şefkatle şehveti, ölümle yaşamı, korkuyla cesareti ve ağlamakla orgazmı. Yamyamdan ne farkı vardı. O da insan etiyle besleniyor. İnsan teninin arzusunu, terini, üzüntüsünü ve sevincini daha nicesiyle besleyip büyütüyor ve yiyordu. Asuman daha geçen hafta çiçeklerini sulayıp buduyordu. Hepsini balkondan fırlatmasının öncesinde, çiçeklerinin de üzerine titriyordu.
Asuman fısıldadı;
Aylardan nisan
Ve ihsan
Kimdir ya da nedir unuttum
Yıllar geçmiş
Kalbim seçmişti
Ama bazen
Bağzen
Bitmedi mi kötü kadınlığın-
Kötü kadınların iyisi Asu-man!
Bitmeyecek mi yangının
Altı açık kalan ocakta tütmüş kederin
Boğaz kurutan tütünün
Gözünün sürmesi.
Köklerini tutuşturmuştun yaşamın
Geçtiğimiz ocak
Ah o ocak!
Ve kaybolacak