
FEZA Yİ NAMÜTENAHİ

bırak,
kendimden sıyrılmışken sana sığınayım.
gövdemi dikeyim ince bir şiir ile gövdene.
kurtul kelimelerden, kurtul ölü saçlarından.
küllerimi sakla sonbaharın
kıskanç rüzgârlarından.
bırak,
tanrıdan vazgeçmişken sana inanayım.
yarım kalmış masallarını topla çocukluğunun
hırpalanmış masumiyetinden.
tükür,
tükür gecenin suratına.
ellerin keskin bir bıçak gibi gezinirken sırtımda.
boynumdaki buzulların mezarı olacak dudaklarındaki
lav.
biz,
birbirine düğümlenmiş
iki sakat intiharı çözmeye çalışıyoruz korkusuzca.
kimin yolu daha engebeli ne önemi var şimdi.
kimin sokağına daha çok yağmur yağdı dün gece.
balkonlardan sarkarken çocuklar
anneler neden bu denli kör sevgilim.
merhamet,
affet onları, affet kanında gezen zehri.
onlar ki sevgilim, baharı saksılara saklamaya çalışan zavallılar.
onlar ki her mucizeden bir din dikerler.
onlar, kör terziler.
ve aşk,
ben seni göğsündeki duadan tanıyorum.
ben seni dudaklarıma düşen bir damla yağmurdan tanıyorum.
unut,
kimdi katil, kim isteyerek terk etti sahneyi.
kimin yükseklik korkusu sığmadı dünyanın uçurumlarına.
kim kanser denilen o soğuk ipi geçirdi boğazına.
unut, ah'lar ağacında* sallanan
güzel yüzlü şiiri,
unut.
bırak,
içindeki mezarlarda çiçek yetiştirmeyi.
yorulmadın mı geçmişindeki sancıdan.
ve sıkılmadın mı bu keskin sanrıdan.
ve bitti,
bir rüyaydı.
ve bitti,
bir kâbustu.
ve bitti,
uyandın.
Resim: Frederick Mershimer