
HİPNOZ
kabaran köpüklerin
beyaz pelerinli denizanalarından ayırt edilemediği
zifiri karanlıkta,
tıngır mıngır ilerlerken vapurum
tiz bir çıngırak sesi bürüdü ortalığı
yakamozun ışık oyunları oynadığı suyun dalgalı yüzeyinde
beni dikizlemekte bir ihtiyar ki
yuvalarından fırlamış
kan çanağına dönmüş
gözlerinin etrafındaki koyu hareler
afili bir kadansla yanıp sönmekte
Ansızın,
bir yeniyetmenin muzip edasını
maskeleyen çizgili yüzünün bıraktığı aralık
perdeden bir ışık huzmesi sızıyor
karanlığa yeni alışmış zavallı gözlerime;
tiz çıngırak giderek yükselen bir kahkaha formunda
karşılaşacağı şantajdan bi’ haber
Sasha Schneider’in dudaklarından dökülmekte
gözlerimin denizin derinliklerine attığı çıpa ile
hafifleyen bedenimin
sarmaladığı ruhum karışırken geceye
uzuvlarıma işleyen soğuk dahi
bir bahar günü saçlarımı tatlı tatlı okşayan
incir kokulu meltem sanki