
Kadıköy İkiden Sonra Esmer
tabutlarda çiçek yetiştir
ölümün saçlarını tara ve beni son bir kez ara
yanan bir ormanın tabiatın göğsünden
nasıl sessizce söküldüğünü anlatacağım sana.
günden güne saydamlaşıyor
gövdemi saklayan duvarlar.
gecenin kırık omurgasını
öpüyorum,
dudaklarımda zift.
beyaz tebeşirler ile
resimler çiziyorum
maktulün vücudunun etrafına.
kırılmış şişeler,
ritmi kaçıran topuk sesleri.
kadıköy, illegal bir denklem gibi
çözülüyor gözlerimin önünde.
bu çağın terini silmek için
şair olmadım ben sevgilim.
üstelik korkağım biraz.
tedirgin bir kedi gibiyim ayrıca,
geçerken otobanın sırtından karşıya
hangi orospu çocuğu ezecek şimdi beni,
sen söyle.
ah sevgilim,
tabutumda filizlenmeyecek ise
çiçekler, ölmeyi reddediyorum ben de öyleyse.
biraz kan kusacağım, ruhumu yaralayan
çocukluğumu gömeceğim gece ikiden
sonra atlı karıncaların ayaklarının dibine.
bilakis herkes yorulduğu zaman
koşmaya başlayacağım bu sefer.
kıl payı kazandığım her zaferin
utancını en iyi ben bilirim çünkü.
etim yıprandıkça aynalara
ne denli düşman olduğumu
bildiğim gibi.
ah sevgilim, lütfen korkma.
birkaç şiir daha yazmadan ölmeyeceğim.
hem daha sana yanan bir ormanın
nasıl sessizce battığını
anlatacağım tabiatın göğsüne.
tabutlarda çiçek yetiştir
ölümün saçlarını tara ve beni son bir kez ara
öyle ihtiyacım var ki sesine
bunu sana anlatmalıyım
kelimeler yetmiyor.