
Yargı
Üstüme bir sabah soğuğu giymişim buz mavi
Pencereden bakıp kuşlardan ürkmüşüm
Kuş olsam nasıl olurdum'u düşünmüşüm
Uçtukları her çatıyı yuva sananlardan mı
Her cama utanmadan leke bırakanlardan mı?
Balkonlara tüylerimi bırakıp,
Perdelerin çekilmesinden korkardım
Eskimiş kablolara yük olmak istemez,
Solucanlara ağlardım
Uçarken diğer kuşlar gökyüzünü kanatlayıp,
Düşmek korkumu kanadıma yara yapardım.
Benden az ötede duran gagamı
Yağmur sularına batırıp ıslatır,
Yansımamla buluşunca
Kendimden uzağa uçardım
Evleri izlemek için durduğum pervazlardan
Saatlerce insanlara bakardım
Bazıları benden daha çok gökyüzünde,
Bazıları benim kadar dışarıdan bakıyordu kendine!
Ben kuş olsam korkardım yüksekten
Saat olsam dururdum.
Ceket olsam ölü bir adamın tozlanmış ceketi
Deniz olsam kururdum!
Bulut olduğumda sarılmak isterdi canım
Flüt olsam öpüşmeyi arardım.
Jilet olsam dans etmeyi,
Pamuk olsam keskinliği arzulardım.
Mandallardan biriyim diyelim,
Bırakıp gitmek isterdim tuttuğum kravatı
Sandallardan biriyim diyelim
Çatlaklarım su alırdı, boşuna yorardım kürekçiyi.
Sonra ben belki
Perdelerin en ışık geçirmeyeni
Sürahilerin en susuzu olurdum
Bardakların en lekelisi!
Su verdiğim herkesin izi kaldı bak üzerimde.
Ev oldum diyelim, iki çocuk yaşıyor içimde,
Kentsel dönüşmüşüm, pırıl pırılım
Yine de yuva olamamanın hüznü hep üç oda
Yine de duvarlarım yalıtımlı
Bu dünyada sınırlar hep son moda